16 Mart 2012 Cuma


FAS / FEZ

Evet, Fez’e geldiğimizde ikindi vaktiydi zaten çok yakın bir şehir. Bet Şehiri biraz araba ile turladıktan sonra Naoufel lin evine doğru yönlendik. Annesi ve babası dünyalar tatlısı insanlar. Bizim için çok özenilmiş bir sofra hazırlanmış ve güler yüzleriyle bizi bekliyorlardı. İçeri girer girmez zerre çekinme duygusu olmadı hiç birimizde, sanki yıllardır tanışıyor da bir akrabamızın evine ziyarete gitmiş gibiydik. Kaldı ki benim hala evine girip çıkarken çekindiğim akrabalrım mevcutken J Ezan okundu iftarımızı açtık sohbet ettik sonra çay içmek için evden 1-2 saatliğine ayrıldık.  Naoufelin arkadaşı Rita nın yerine gittik, Rita ile tanışıp sohbet ettik. Hatta Rita' nın fotoğrafını, paylaşmak istedim fakat diskimde bulamadım .. neyse yorucu bir gündü eve gidip yatıp uyumalıydı artık ...
Benim her bayram sabahında nerede olursam olayım aklıma hep Barış Manço nun “bu gün bayram, erken kalkın çocuklar” şarkısı gelirdi. Bu sefer hiç gelmedi… Naoufel namazdan gelmişti. Annesi kahvaltıyı hazırlamıştı. Mis gibi kızarmış ekmek kokuyordu koridor. Ben o özene bezene hazırladığım bayramlığımı bavulumun en nadide yerinden çıkartıp kırışmaması için yatağın üzerine koydum. Elimi yüzümü yıkamadım çok güzel bir cilt bakımı yapıp üstüne özellikle güneş koruyucumu sürerek elbisemi giyindim… Kırmızı şalımla başımı örttüm, taktım takıştırdım… Ve oturma odasına girdim. Aile bireyleri beni görünce “wowwwwwww” dediklerini çok net bir şekilde duydum J Bayramlaştık,  kahvaltımızı yaptık ardından Türkiye'den getirdiğimiz lokumların paketlerini açarak sokağa çıktık. Her gördüğümüzle bayramlaştık. Naoufel’in komşuları gerçekten bizi çok sevmiş olmalı ki ısrarla evlerine konuk etmek istediler. Bizde kırmadık, din kardeşlerimizin bir bardak çayını içtik, bayramlaştık.. İnanılmaz bir duygu biliyor musunuz… Hayatımda geçirdiğim en ama en güzel bayramdı.
Komşularımızı, kardeşlerimizi ziyaret ettik, lokum ikram ettik, bayramlaştık...



 Deri süs eşyaları ve Fas’a özel takıların satıldığı çarşı ziyaretinin ardından ortaçağda Fes Irmağı yakınlarında kurulmuş olup bugün aynı arkaik tekniklerle derilerin işlendiği tarihi meydan görüp panoramik Medina yani Eski Şehir turu yaptık.  Fes, İslam medeniyetinin yükselişi sırasında Fas'ın başkenti olduğundan Müslüman alemi için de önemli sayılan şehirlerden bir tanesidir. Aynı zamanda Arap dünyasında en iyi korunmuş Medina’ya (eski şehir) sahiptir; geniş bir alana yayılan Medina içerisinde araba kullanılmadığından ulaşım ve taşıma eşekler, hamallar ve motosikletler vasıtası ile yapılmaktadır. Yalnız bayram sebebiyle çoğu yer kapalıydı.

Fes'in tarihi ve turistik yerleri

University of Al-Karaouine (El Karavayyin Üniversitesi)

859 yılında kurulan üniversite Müslüman alemi için önde gelen eğitim kurumlarından ve ruhani yerlerden bir tanesidir. Al Karaounie Medresesi orta çağ boyunca İslam dünyasıyla Avrupa arasında kültürel ve akademik ilişkiler açısından öncü bir ol oynamıştır. Okul, Müslüman ve Musevi entelijansını ve akademik tarihini etkileyen birçok mezun vermiştir.
Başarılı hanedanlar Al Karaouine Üniversitesi'ni Kuzey Afrika’nın en büyüğü olana kadar genişletmek için sürekli çaba sarfetmişlerdir. Yapı, İsfahan ve İstanbul’daki benzerlerine göre sade gözükse de detay işçiliğinin mükemmelliği yakından gözlemlenebilir.

Mellah (Yahudi Mahallesi)
Kendine has üslubu ile evleri, balkonları ve sedir ağacından işlemeli pencereleriyle Mellah da görülmeli...


Çarşıdan...
Bu arada şu bilgiyi vermek istiyorum, gitmeden önce araştırmıştım. Fez de harika bir otel var, namı büyük bir yer. Fas Sultanlığı’nın yetiştirdiği en büyük vezirlerden Jamai’nin yaptırdığı saray artık Sofitel grubunun oteli olmuş. Palais Jamai (Sofitel Palais Jamai Hotel 5*) Fas sanatının başyapıtlarından kabul edilen saray Fas burjuvazisinin yaşamına tanıklık etmesi açısından önemli. Endülüs’teki benzeri Elhamra Sarayı ve bahçelerini aratmayacak kadar güzel süslenmiş. Otelin terasından bir çay sipariş ederek (yaklaşık 30 Dirhem = 3 €) Medina’nın muhteşem manzarasını seyretmeniz mümkün. Görselleri paylaşayım..























Hazırlıkları yaptık ve Marakesh’e gitmek için tren biletlerimizi aldık, Naoufel’in annesinin ağladığını hatırlıyorum, bize içten sarılışının bıraktığı etki uzun bir süre bünyemde barınacağı kesindi. Tren’e bindik aman binmez olaydık dedirten türden bir durum yaşadık. Bayram olduğu için inanılmaz kalabalık, inanılmaz yoğun, bir ara nefes alamayacağımı düşündüm aşağıda ki fotoğrafta da göreceğiniz üzere oldukça yorgun düşmüştük ki bu olaya bir şövalye edasıyla el koyup, araç kiralayıp yolumuza devam etmemizi sağladı.
















2 yorum:

  1. ziyaret herzaman keyiflidir, muhabbet guzeldir de bu kadar gezmek icin yorum yapmak zor tahminen zevli olmali! Yazilariniz eylenceli ve farkli ufuklara merdiven..

    (okumayi sevmem ama suzerim :)
    profil tanimlamizdan alinti stil olsun

    keyifli gunler.

    YanıtlaSil
  2. Bu kadar gezmek için yorum yapmak! Evet zevkli ve bunaltıcı bazen :) teşekkür ederim

    YanıtlaSil

Yorumlar