24 Temmuz 2012 Salı



mr. brown, mr. blonde, mr. pink, mr. orange ve mr. White

Rezervuar Köpekleri (Reservoir Dogs)


“Tarantino’ nun; kadınları ve zencileri aşağılamayı ihmal etmediğini, ihmal etmemek gerekiyor! “

Hızlıca filmi anlatmak istiyorum;

Bir grup suçlu, bir mücevher deposunu soyarlar. Polis o kadar çabuk peşlerine düşer ki aralarında bir muhbir olduğundan şüphelenirler. Soygundan hemen sonrasıyla başlayan film, olayın öncesine dönüp soygunun planlanması aşamasını anlatıyor. Ünlü karakter oyuncularından oluşan kadroyu da bu bölümde tanıyoruz.

  
Bol aksiyon, kan ve şiddet içeren, klasikleşmiş bir Tarantino yapımı film burası belli evet.  Girişte bir diner de oturmuş 5-6 kişi yemek yerken sohbet ediyor bunlar:

Harvey Keitel az çalışan kafası ama göreve bağlılığıyla Mr. White
Steve Buscemi impulsive manyak olarak Mr. Pink
Tim Roth film boyunca kan revan içinde gördüğümüz Mr. Orange
Michael Madsen önüne geleni vuran ve kulak kesen Mr. Blonde




           Mr. Orange’nin yarasından oluk oluk kan akıyordu, her yanı kana bulanmıştı. Ölümden korkuyordu. Ölmek istemiyordu ama kaçınılmaz son onu acımasızca bekliyordu. Damarlarındaki kan yavaş yavaş gidiyordu.
Şiddetin estetiği...
Kişiliklerin çarpışması... sonucunda “Tarantino’nun Kan Gölü Balesi” başlığı bile kullanabiliriz J


İşlenişi, diyalogları bir hayli keskin ve oldukça sıra dışı bir film olmakla beraber maalesef birçok kişiye
-ne oldu şimdi bu filmde?
 Dedirtiyor. İlk sahnesinde kafede garson kıza bahşiş bırakılmasıyla alakalı tartışmanın kelime kelime irdelenmesi gerekir. Tarantino’ nun; kadınları ve zencileri aşağılamayı ihmal etmediğini, ihmal etmemek gerekiyor!
Film çok basit bir hikâyeyi detaylara indirgeyerek son derece akıcı bir dille çok güzel anlatabilme basarisini göstermiş sayılı yapıtlardan sayılabilir.

Tarantino’nun yazıp yönettiği bu ilk filminin 70 li yıllara ait olan müzikleri ise çok başarılı, Track List şu şekildedir:

              Filmin ana konusuna gelince. "her zaman profesyonel ve samimi ol aksini gördüğünde ……… geri kalma” noktalı yeri boş bırakıyorum çünkü filmin sonunda Mr.White, Mr.Orange yi öldürdü mü bilmiyorum. Eğer öldürdüyse noktalı yere şu gelmeli “gözünü bile kırpma” yok öldürmediyse “az çalışan kafanın kurbanı olursun” gelmeli. Tarantino bu konu hakkında: “İnsanlara filmden sonra konuşacak bir şey vermek istedim.'' diye cevap vermiş (hımm…)
Ama filmden özetle ne anladın diye sorarsanız, bir Tim Roth (Mr.Orange) var, ona inanıyorum ve hastasıyım. Öyle ki Mr. Orange gerçekten vardı ve ağır yaralıydı hatta şuan o kapalı garajda doktorun gelmesini bekliyor hala benim için ya da bu adam oyundan oyuncudan öte bir kavram. 


Çekim Ayrıntıları:


-İlk sahnede yemek yenilen diner’in  Los Angeles ta ki “denny's” adında bir yerin olduğunu öğrendim. Üstelik dünyanın en kalitesiz yağlarıyla harika lezzetli tatlar yapılıyormuş.
 -Mr. Orange evden çıkmadan önce kapının arkasında “Silver Surfer” posteri var gördünüz mü?
-Filmdeki oyuncuların tatıkları, koyu siyah wayfarer (şu seksenleri kasıp kavurmuş RayBan modeli) model gözlükleri, siyah takım elbiseleri, ve kravatların serseri havası, işte profesyonel soyguncu işte böyle olur dedirten türdendi J
Son Olarak ;
"Like a Virgin” adında bir hayat kadınının hikayesini anlatırken başlıyor film ama ben hala neden bu hikayeyi anlatarak başladığını anlamadım. Yorum olarak paylaşırsanız anladığınızı teşekkürü bir borç bilirim J