18 Temmuz 2014 Cuma

HOTEL LES OTTOMANS


1880’de inşa edilip 1935 yılında yanan Muhsinzade yalısı, restore edilerek İstanbul’un en prestijli oteli olarak hizmete sokulmuştur. Les Ottomans Otelde en küçüğü 80 metrekareden başlayan 12 suit odadan oluşuyor. Kemer ve sütunlarındaki detaylarla Topkapı Harem dairesini çağrıştıran oteldeki 10 süitin her biri farklı bir konseptte tasarlanmış. Otelin bir özelliği de Feng Shui prensiplerine göre dekore edilmiş olması. Süitlerden Boğaz manzaralı dubleks Kösem Sultan, ismine yaraşır büyüklük ve şıklıkta. İki yatak odasından büyük olanının banyosu da Boğaz’a bakıyor. Daha küçük olan Safiye Sultan’ın ve Kösem Sultan kadar büyük olan Hürrem Sultan’ın da nefes kesen Boğaz manzarası mevcut. 

iftarı’ın keyfi ise ayrı.  Oldukça huzurlu bir otel ama huzulur hissetmeniz bir sebebi çok az kişinin olması. Lüx ve şatafat içinde olsa da elit bir kesme ve çok sınırlı sayıda insana hitap ettiğinden olsa gerek koca mekanda insan yokmuş gibi rahat hissettirebiliyor.

Kuleli askeri lisesi manzaralı, iç dekorasyonu hoş ama menüsü çok sınırlı bir restorana sahip.  Turizm Oscar’ı olarak kabul edilen Word Travel Awards da “Dünyanın en İyi Butik Otel’i ve SPA’sı ödülünü almıştır.

Ayrıca Q Jazz Bar'ı vardır ki arkadaşım çok güzel müzikler yapıldığını söylemişti, henüz gidemedim fakat en yakın zamanda gitmek umuduyla.





Belirtmeliyim ki,



Lavabolarında ise orta şekerli bir Türk kahvesi içme arzusu uyandırıyor.